Bölgemiz (18)
Çıralı 'nın Olimpos 'la birlikte anılmasının nedenlerinden birisi kumsallarının birbirine yakın olması ise de, kanımızca asıl neden, Yunan Mitolojisine başlı başına bir efsane kazandıran Yanartaş 'ın Çıralı 'ya yakın olması ve Çıralı 'nın adını Yanartaş 'dan almasıdır. Yanartaş adı verilen, sürekli yanan doğal gaz çıkışları Çıralı 'yı kuzeybatıdan çeviren ofiyolitik kayaçlar içerisinde yer almaktadır. Yunan Mitolojisindeki antik dönemde Khimaira Efsanesi burada geçmiştir. Azra Erhat 'ın Mitoloji Sözlüğü' nde Khimaira bahsi şöyle anlatılır;
"İkisi de yeraltı yaratıkları olan Typhon 'la Ekhidna 'nın birleşmesinden Khimaira diye bir canavar doğar. Hesiodos onu şöyle anlatır (Theog. 318 vd.):
Khimaira 'yı da doğurdu Ekhidna,
söndürülmez ateşi üfleyen Khimaira 'yı,
korkunç ve büyük, hızlı ve güçlü,
bir yerine, üç kafalı Khimaira 'yı:
Biri azgın bakışlı aslan kafası,
öteki keçi, öteki yılan, ejderha kafası
Pegasos hakkından geldi bu Khimaira 'nın
koca yiğit Bellerophontes 'le birlikte.
Homeros, aşağı yukarı Hesiodos gibi tanımladığı Khimaira 'yı Bellerophontes Efsanesine bağlar. Homeros 'la Hesiodos 'ta sözü geçmeyen bir anlatıma göre, Bellerophontes Khimaira 'ya saldırmak için Pegasos atına binmekle kalmamış, kargısının ucuna (ya da kullandığı oklara) kurşun koymuş, canavarın ağzından fışkıran ateşle eriyen kurşunlar etini dağlayıp yakmış, korkunç ejderha da böylece can vermiş.
Antalya Çıralı YanartaşKhimaira 'nın bulunduğu yer Lykia 'da Olympos (bugün Çıralı) kentinin arkasındaki Yanartaş diye gösterilir. Burada ilkçağda olduğu gibi bugün de dağdan doğal gazlar fışkırır ve bunlar kendiliğinden ya da bir kibritle tutuşturulup hiç durmadan yanar. Öyle ki dağda yer yer yanan ateş denizden bile gözüküp gemicilere kılavuz olurmuş. İlkçağ yazarları da Khimaira ateşini bilir, ne var ki yeri üstünde tam bir uygunluk yoktur anlattıklarında, Plinius 'a göre, "mons Chimaera" Phaselis 'e yakındır,Skylax 'ın açıklaması gerçeğe daha uygundur "Dionysias Adası, Siderus Limanı ve Burnu; bunun üstünde, dağda Hephaistos Mabedi ve topraktan kendiliğinden fışkıran büyük alev bulunmaktadır ki, hiçbir zaman sönmemektedir. Her iki yazar da doğal ateşin fışkırdığı yerde Hephaistos 'a bir tapınak bulunduğunu söylemektedirler. Gerçekten de bugün orada yapı kalıntıları ve Hıristiyanlık çağına kadar uzanan bir tapınak yeri olduğunu gösteren yazıtlar bulunmaktadır."
Görüldüğü gibi Yanartaş Khimaira Efsanesinin yanı sıra Belferophontes Efsanesine de konu olmuştur.
Antalya Çıralı YanartaşYanartaş, Yanar Dere Vadisinin güney yamacında, serpantinitler içerisinde üç ayrı lokaliteden çıkarak yanan doğal gaza yöre halkının verdiği isimdir. Gaz çıkış lokalitelerinden en çok ziyaret edileni Yanartaş 2 olarak gösterilendir. Burada, mevsimlik akan Yanar Dere Vadisi 'nin batı yakasında, yamacın deniz seviyesinden 165 m. yüksekliğindeki noktasından başlayarak 180 metreye kadar yükselen 80 metre uzunluğundaki meyilli yüzeyi üzerinde dört ayrı seviyede sürekli yanan gaz çıkışları bulunmaktadır. Ziyaretimiz sırasında en üstte yanar vaziyette iki ocak, 30 metre aşağısında üç ocak, 18 m. aşağısında vadiye dik bir çizgi üzerinde oniki ocak ve onun yaklaşık 30 m. aşağısında iki ocak daha olmak üzere toplam ondokuz adet yanar vaziyette doğalgaz çıkışı sayılmıştır. En aşağıdaki ocakların altında büyük bir kilise yıkıntısı bulunmaktadır. Henüz kazı yapılmayan kilisenin erken Bizans dönemine (olasılıkla M.S. 6. yy) ait olduğu ve ilkçağda burada bulunan Hephaistos 'a (Hephaistos: Yunan Mitolojisi 'nde, Zeus ile Hera 'nın oğlu olup her türlü madeni işleyip olağanüstü güzellikte eserler yaratabilen bir tanrıdır (Azra Erhat: Mitoloji Sözlüğü).) adanan tapınağın kalıntıları üzerine yapıldığını düşünüyoruz. Kilisede kazı yapıldığı taktirde büyük bir olasılıkla altta adı geçen tapınağın temellerine ulaşılacaktır.
Khimaira 'nın mitolojideki tarifine uygun çizimi. Keçi ve yılan Çıralı 'nın çevresini kuşatan Toros Dağlarında bol bulunan hayvanlar olup ateşin çıktığı yeri, arslan ise ateşin gücünü temsil etmektedir...
Birinci Yanartaş 'ın kuş uçumu 525 m. Kuzey batısında, Çatal Tepe 'nin doğusundaki belin hemen altında deniz seviyesinden 335 m. yükseklikte ikinci Yanartaş (birincisinden 155 m. daha yüksekte) mevkii yer alır. Burada yedişerlik iki sıra halinde 14 ocaktan doğal gaz çıkışı olmaktadır. Bu kesimin yaklaşık 30 m. aşağısında yan yana üç tane yanar durumda gaz çıkışı daha bulunmaktadır.
Antalşa İkinci Yanartaş Çıralı Havzası 'nın doruk seviyesinde yer aldığı için bu noktadan gerek Çıralı Ovası gerekse Tahtalı Dağları panoramik bir şekilde görülebilmektedir. Bu nedenle çok iyi bir seyir yeridir. Ancak buraya Çıralı tarafından ulaşmak bir hayli zahmetlidir. Birinci Yanartaş 'la, İkinci Yanartaş arasındaki sarp yamaç zorluğu nedeniyle yerli ve yabancı turistler genellikle Birinci Yanartaşı Çıralı tarafından gelerek ziyaret etmekte ve ikinci Yanartaş 'a çıkmadan geri dönmektedir. İkinci Yanartaşı ziyaret edenler ise genellikle batıdaki, Ulupınar - Karadere Vadi yamaçlarını izleyen patikayı kullanarak gelmektedir. Bu patikanın ayrıntılı anlatımı "Ulupınar Bağlantılı Yanartaş Patikası" bölümünde sunulmuştur. Bu bölümde Birinci Yanartaş 'a Çıralı tarafından gelen yola ilişkin açıklama verilmektedir. Yanartaş 'a gitmek isteyen turistler Olimpos ya da Çıralı 'dan minibüslerle Çıralı Ovası 'nın batısını takip eden yoldan Yanar Boğazı denilen yere gelmekte buradan itibaren yayan olarak yaklaşık 1400 m. uzunluğundaki bir patikada 140 metre tırmanarak (%10 eğim) Yanartaş 'a ulaşmaktadırlar.
Olimpos, Antalya 'nın batısında, Kemer ile Adrasan arasındadır.
Antalya - Finike yolundan Olympos 'a gitmek için Ulupınar 'dan harabe levhasının olduğu yola sapmak gerekir. Dar fakat nefis güzellikteki yol bizi Olympos 'un sahiline kadar indirir. Harabeye ulaşmak için çayı geçip geniş kumsalda biraz yürüdükten sonra Olympos 'un içinden geçen çay kenarına ulaşılır. Çayın yanından giden patika yol bizi harabenin içine götürecektir.
Antalya Çıralı OlymposÇıralı, Olympos Antik Kenti 'nin yanındaki köyün adıdır. Olympos İ.Ö. II. Yüzyılda kurulmuş bir liman kentidir. İ.S. XV. Yüzyıla kadar varlığını korumuştur. Ünlü Bellerophontes Efsanesi burada geçmiştir. Antik kent eşsiz güzellikteki bir vadinin iki yakasındadır. Vadi ve kentin denize ulaştığı yerde kumsal çok güzel bir plaj oluşturur. Olympos 'dan yaya olarak bir saatte ulaşılabilen Çıralı ilginç bir doğa harikasıdır. Yerli halkın "Yanar" dedikleri bu dağda, doğal gaz sızıntısının oluşturduğu ve binlerce yıldır hiç sönmeden yanan alevler yükselir gökyüzüne. Buraya ilk kez gelenlerin Çıralı Köyü 'nden bir rehberle birlikte Yanartaş'a gitmelerini öneririz.
Antalya Çıralı Olympos Akdere 'nin (Gök Dere ya da Olimpos Çayı 'da denilmektedir) mansabına yakın kesiminde vadinin iki yakasında kurulmuş olan Likya Bölgesi 'nin en büyük kentlerinden olan Olimpos 'un kuruluş tarihi helenistik döneme kadar gitmektedir (N. Zafer 1985, A. Atilla 1991). Şehir M. Ö. 11. Yüzyılda üzerinde OLYM yazılı sikke bastırmış ve M. Ö. 100 yılında Likya Birliği içerisinde 3 oya sahip önemli bir kent haline gelmiştir.
M. Ö. II. Yüzyıl sonlarında Çiçero, Olimpos 'u zenginlikler ve sanat eserleriyle dolu bir kent olarak tarif etmektedir. Kent doğu - batı yönünde yaklaşık 600 m. kuzey - güney yönünde 250 m. genişliğinde bir alana yayılmıştır. M. S. 141 ve 526 yıllarında iki kez deprem geçiren kent M. Ö. 1. Yüzyılın ortaları ve M. S. 4. yüzyılda olmak üzere iki kez de korsanlar tarafından yönetilmiştir.
Antalya Çıralı OlymposOlimpos aynı zamanda Hıristiyanlığın da erken yayıldığı kentlerden birisidir. Papaz Methodius M. S. 300 yılında kenti ziyaret etmiştir. Kent 7 ve 8. Yüzyıllardaki Arap istilalarından sonra 9. Yüzyıldan 16. Yüzyıla dek Cenevizli tüccarların üssü haline gelmiştir. Barboros Hayrettin Paşa 'nın Akdeniz 'de Türk egemenliğini sağladığı 16. Yüzyıldan sonra kent tamamen terk edilerek harabe haline gelmiştir. Bugün Olimpos 'da görülen kalıntılar Geç Roma Erken Bizans dönemine aittir. Antik yapıların büyük bir bölümü çoğunluğu defne ve böğürtlen çalısı olmak üzere sık bir bitki örtüsüyle maskelenmiştir. Antik kentte bugüne dek ciddi bir kazı yapılmamıştır. Sadece 1991 ve 1999 yıllarında Antalya Müze Müdürlüğü 'nün başkanlığında bazı eserlerin etrafındaki bitkiler temizlenmiş ve bakım çalışması yapılmıştır.
Antalya’dan Fethiye’ye kadar, mümkün olduğunca sahil kenarlarından uzanan bir yürüyüş yoludur Likya yolu. Eski Likya medeniyetleri bu sahil yolunu yük hayvanlarıyla yapılan ticaret ve sevkiyat amacıyla kullanıldığı bilinmektedir. Taki büyük bir deprem oluncaya kadar. Depremden sonra Likya medeniyetlerinin sahile yakın olan şehirleri deniz suları altında kalmıştır. Bu patika yollar yöre halkları tarafından da kullanılmıştır. Turizm amaçlı tanıtımı 1999 yılında İngiliz araştırmacı Kate Clow tarafından sağlanmıştır.
Türkiye’nin ilk uzun mesafeli yürüyüş yolu olma özelliğine sahip olmakla birlikte 509 km uzunluğundadır. Günümüzde ise yerli ve yabancı doğa ve yürüyüş tutkunlarına inanılmaz güzellikler sunmaktadır. Tabiatın ve Antik Likya döneminin gizemini biraz olsun yaşayabilmek için Likya yolunda yapılacak keyifli bir yürüyüş, yol üzerindeki turizm amaçlı otel ve pansiyonlar,el değmemiş küçük koylar,fazla insanın yaşamadığı dağ ve ova köylerinden geçerek yolculuğunuzu sürdürürsünüz.hem günümüzdeki farklı kültürleri tanımış hem de değişik fotoğraflar çekmiş olursunuz. Fethiye’den başlayan yürüyüş yolu üzerindeki bazı antik yerler ise; Sdyma, Letoon, Xanthos, Patara, Antiphellos, Apollonia, Simena, Myra, Limyra, Olympos, Chimera, Phaselis ve birçok antik ve yeni yerleşim alanı görmeniz mümkündür.